BORSAMIZ YETKİLİLERİ "TÜRKİYE TARIM EKONOMİSİ VE POLİTİKALARI" KONULARININ KONUŞULDUĞU KONFERANSA KATILDI
BORSAMIZ YETKİLİLERİ

Tarım ekonomisi ve politikaları denince ilk akla gelen isimlerden biri olan Prof. Dr. Veysel Ulusoy, ‘Türkiye Tarım Ekonomisi ve Politikaları’ konu başlıklı konferansında Manisa iş dünyası temsilcileri ile bir araya geldiği konferansa Salihli Meclis Başkanı Halil Çöygün, Yönetim Kurulu Üyesi Armağan Yüksel ve Genel Sekreter Turan Yalçın katıldı.

Manisa Ticaret ve Sanayi Odası Konferans Salonu’nda gerçekleşen toplantıya Manisa Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yılmaz, Meclis Başkanı Ümit Türek, Manisa Ticaret Borsası Başkanı Sadık Özkasap, Manisa Ticaret Borsası Meclis Başkanı Cahit Yayman, Manisa İli Oda ve Borsa Başkanları, Tarım ve Orman Müdürü Metin Öztürk, daire müdürleri, Manisa iş dünyasının temsilcileri ve davetliler katıldı.

Tarım sektörünün yaşadığı sorunların ve çözüm önerilerinin konuşulduğu toplantının açılışında konuşan Manisa Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yılmaz, ‘Manisa’nın iki tane özelliği vardır. Bir tanesi Tarımın başkenti, diğeri ise sanayinin başkenti olması. Ben önce sanayiden başlamak istiyorum. 1960 yılında Manisa Ticaret ve Sanayi Odası’nda görev yapmış bir meclis üyemiz Yılmaz Bolkan diyor ki, İtalya’da olduğu gibi bizim da sanayide kümelenmeye geçmemiz lazım diyor. Ve o fikrin neticesinde Manisa Ticaret ve Sanayi Odası’nın öncülüğünde tamamı Odanın öz kaynağı ile müteşebbis heyetten hiçbir katkı almadan kurulan, Avrupa’da ve Dünya’da bir çok ödüle sahip olmuş bir Organize Sanayi Bölgesi ile bugünlere gelinmiştir. Bizler Manisa olarak 17 ilçemizle bir sinerji yakalamayı hedefliyoruz. Manisa’da çok büyük potansiyeli barındırmasına rağmen, rakamsal bazda istenen seviyeyi yakalamadığını düşünüyoruz. Manisa bir yatırım cenneti. Ama gayrısafi milli hasılada 20 milyar dolara yakınız ama bu yeterli değil. Bu rakamı daha üstlere taşımamız lazım. Bunun için de çok çalışmamız gerekiyor. Bizler Oda olarak sanayi-üniversite işbirliği adına çok önemli projelere imza attık. İntörnt eğitim programı sayesinde  sanayicilerimizle ile Celal Bayar Üniversitesi öğrencilerini bir araya getirdik. Bu program çevremizde yer alan bir çok üniversiteye de model oluşturdu. Ortakları arasında yer aldığımız Teknokent gurur kaynağımız olmakta. Bunları bir başlangıç olarak görüyoruz. Bizim  bir diğer boyutumuz var. O da tarım. Yüzde 47’si sulanabilen tarım arazisine sahip olan, üzümün başkenti, çekirdeksiz kuru üzümde bir marka,  20 milyon zeytin ağacımız bulunmakta. Bu kadar zenginliğin olduğu bir yerde şu soruyu da kendimize sormak lazım. Tanrı öyle bir coğrafya vermiş ki bize gediz havzamızda fındık ve çay dışında her şeyi üretebiliyoruz. Fakat bu kadar yüksek değere karşı bizler ne yapıyoruz? Bizler hala zeytinyağını dökme Yunanistan ve  İtalya’ya satıyorsak, kuru üzümde marka olamıyorsak, diğer tarım ürünlerinde sadece fason olarak büyük  firmaların taşeronluğunu yapıyorsak, herkes elini başının arasına koyup düşünmeli. Bir fındık üreticisinin ürünü eder değeri 2 liradan alan kişi  bunu 19 liradan satıyorsa o zaman burada paydaşlar arasında bir güç oluşmadığının gerçeği ortaya çıkıyor. Biz Manisa’da paydaş kültürünü en üst seviyeye çıkartmalıyız. Tarım da oda olarak ne yaptık? Öncelikle doğru adreslerle, doğru kişilere ulaşmaya özen gösterdik. Tarım ile ilgili girdilerde yükse maliyet sıkıntısı ortada. Haksız rekabet koşulları ile mücadele ediyoruz. Ama biz yerel paydaşlar olarak nasıl bir irade ortaya koymalıyız ki, bu sorunları çözelim. Şunu söylemek istiyorum, bundan 15 yıl sonra bugün konuştuğumuz tarımı konuşamayacağız. Tarımda endüstri 4.0, sanayi de 4.0, dijital dönüşümü yakalamamız lazım. Japonya 5.0’ı konuşuyor. Bu yüzden teknolojik bazda bir eylem planı ortaya koymamız lazım. Cumhuriyetimizin ilk yıllarında kendi fidemizi üretirken, İsrail devleti ortada yoktu. Günümüze geldiğimizde ise maalesef o dönemde olmayan devletin tohumlarını alıyoruz. Bunları söylerken siyasi bir söylem olarak algılamayın. Bizim asli görevimiz soruna çözüm noktasında fikir üretmek. Geleceğimizi planlamamız lazım. Bu ülke de doğmuş, bu ülke de büyümüş, bu ülke de vergisini vermiş Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı bir Suriyeli kadar yeterli desteği alamıyorsa bunun da irdelenmesi lazım. Ben sözlerimi fazla uzatmak istemiyorum. Konuşmama Cumhuriyetimizin  kurucusu  Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün sözleri ile son vermek istiyorum. Çalışmadan, yorulmadan ve üretmeden, rahat yaşamak isteyen toplumlar, evvela haysiyetlerini, sonra hürriyetlerini daha sonra da istiklal ve istikballerini kaybetmeye mahkumdurlar. Bu bağlam da tarım da işçi bulunamıyor. Şunu soralım o zaman. İşsizlik rakamları üst seviyede iken, neden çalışacak işçi bulunamıyor? Sıkıntı falan yok. Bir çok insan sistemden beslendiği için kimse sesini çıkarmıyor. 3 binlik yıllık Türk tarihi sürecinde olmayan bir sistem var.  Anana baktın para, babana baktın para, dedene baktın para, nenene baktın para, nenesi torununa baktı para, hiçbir şey yapamadın işsiz kaldın O’na da para. O zaman kimse kusura bakmasın. İki dönüm bostan, yan gel Osman diye bir laf vardır. Toplum da önce bir lafın gereğinin düzeltilmesi noktasında her katman, her birey sorumluluk alması gerektiğini düşünüyorum. Toplantımıza teşrif eden  başta hocamıza ve biz değerli katılımcılarımıza teşekkür ediyorum’ dedi.

Konuşmanın ardından konferansına başlayan olan Prof. Dr. Veysel Ulusoy, ‘Türkiye Tarım Ekonomisi ve Politikaları’ konu başlığıyla gerçekleştirdiği sunumuyla, Tarım sektöründe yaşanan sorunlar ve çözüm önerileri, Türkiye’de tarımın geleceği, tarım politikaları, tarımda dijital dönüşüm ve tarımda sürdürülebilir olmanın formülünün ne olduğu, tarımda katma değer yaratma ve markalaşmada nasıl bir yol alınması gerektiğine dair görüşlerini Manisa iş dünyasının temsilcileri ve davetlilerle paylaştı. Yaklaşık iki saat süren konferansın son bölümünde ise  Prof.Dr. Veysel Ulusoy, katılımcılardan gelen soruları cevaplandırdı.